Sevgiyi ve daha ileri boyutu olan aşkı şarkılarda, romanlarda, şiirlerde özetle bir kompozisyon niteliği taşıyan her türde işlendiğini görebiliriz. Sevgiyi ve aşkı dil bilgisi alanında ne ile ifade edebileceğimizi düşündüm ve aklıma bir edat geldi. Hani şu tek başına anlamı olmayan şey olarak öğrendiğimiz edat... Hayır, bir edat tek başına aşkı ve sevgiyi anlatabilir. O edat '-e rağmen'dir. Evet '-e rağmen' edatı.
Şimdi yıllar önce öğrendiğimiz edatın tanımını tekrar düşünelim. Hani edatlar tek başına bir şey ifade etmiyordu. Aşkı '-e rağmen' den daha iyi özetleyen bir kelime var mıdır acaba ? Bu hayatta sevdiğimiz her neyse onu her şeye rağmen sevmiyor muyuz ? Bir anne çocuğunu her şeye rağmen sever, bir çocuk da annesini. Aşık, sevgiliyi her şeye rağmen sever. Tuttuğumuz takımları da her şeye rağmen sever, destekleriz.Yenseler de yenilseler de. Dostlarımızı, annemizi, babamızı, kardeşimizi, hayatımızda ki özel insanı her şeye rağmen severiz, canımıza okusalar bile. Zaten gerçek sevgi bu değil midir umarsızca, bıkmadan, usanmadan, karşılık beklemeden sevmek.
'-e rağmen' edatı bu yüzden hiç çıkmaz hayatımızdan. Hayat belki de bu edat yüzünden anlamlı. İnsanlar zorluklara katlanarak, bir şeylere rağmen sevebiliyorlarsa insandırlar belki de. Hayatı bir edatla anlamlı kılabiliyorsak be mutlu bize. Mutlu olabilmek için bazen bir edat bile yeterlidir insana. Tüm farklılıklarımıza rağmen sevelim birbirimizi. Görüşlerimizin ayrı olmasına rağmen kardeşçe yaşayabilelim bu cennet vatanda. Hayatın acımasız kurallarına rağmen kucaklayalım tüm insanları. Etnik kökeni farklı bir kardeşimizi sevebilelim canı gönülden. Dini, dili, rengi farklı olmasına rağmen onun da bizden birisi olduğuna inanabilelim yine içimizde ki narsist duygulara rağmen. Her şeye herkese inatla '-e rağmen' i kendimize şiar edinelim. Tahammülün, hoş görünün, sevginin, aşkın, barışın her ne kadar iyi kelime varsa onların ortak paydası olsun '-e rağmen' edatı. Ne kaybederiz ki...
Ferhad o aşılmaz denen dağa rağmen sevdi Şirin'i ve bu '-e rağmen' yüzünden külüngünü alıp deldi o yüce dağı. Mecnun kavuşamayacağını bilmesine rağmen sevdi Leyla'sını ve düştü çöllere. Kerem, Aslı'yı '-e rağmenlere' rağmen sevdi. Bu aşıkları unutulmaz kılan '-e rağmenlere' karşı verdikleri mücadelelerdir. Bir edat deyip geçilecek kelime nice efsaneler doğurabiliyor.
Her insan kendi efsanesini kendi yazar. Eğer ki kendi içimizde efsanelerimiz olsun istiyorsak. Bazı '-e rağmen' lere karşı ayakta kalmalıyız. Hayatta bazı sıkıntılara rağmen dik durmalıyız ki hayatın bir anlamı olsun. Sevgimizi her neye duyuyorsak artık 'e rağmen' lere mağlup etmemeliyiz ki sevgimizin de bir anlamı olsun. Sevgiyi, aşkı, dostluğu, kardeşliği, barışı, erdemi, ahlakı özetle insan olmanın gereklerini her şeye rağmen bir edatla bile tanımlayabiliyorsak ne mutlu bize.
Şimdi yıllar önce öğrendiğimiz edatın tanımını tekrar düşünelim. Hani edatlar tek başına bir şey ifade etmiyordu. Aşkı '-e rağmen' den daha iyi özetleyen bir kelime var mıdır acaba ? Bu hayatta sevdiğimiz her neyse onu her şeye rağmen sevmiyor muyuz ? Bir anne çocuğunu her şeye rağmen sever, bir çocuk da annesini. Aşık, sevgiliyi her şeye rağmen sever. Tuttuğumuz takımları da her şeye rağmen sever, destekleriz.Yenseler de yenilseler de. Dostlarımızı, annemizi, babamızı, kardeşimizi, hayatımızda ki özel insanı her şeye rağmen severiz, canımıza okusalar bile. Zaten gerçek sevgi bu değil midir umarsızca, bıkmadan, usanmadan, karşılık beklemeden sevmek.
'-e rağmen' edatı bu yüzden hiç çıkmaz hayatımızdan. Hayat belki de bu edat yüzünden anlamlı. İnsanlar zorluklara katlanarak, bir şeylere rağmen sevebiliyorlarsa insandırlar belki de. Hayatı bir edatla anlamlı kılabiliyorsak be mutlu bize. Mutlu olabilmek için bazen bir edat bile yeterlidir insana. Tüm farklılıklarımıza rağmen sevelim birbirimizi. Görüşlerimizin ayrı olmasına rağmen kardeşçe yaşayabilelim bu cennet vatanda. Hayatın acımasız kurallarına rağmen kucaklayalım tüm insanları. Etnik kökeni farklı bir kardeşimizi sevebilelim canı gönülden. Dini, dili, rengi farklı olmasına rağmen onun da bizden birisi olduğuna inanabilelim yine içimizde ki narsist duygulara rağmen. Her şeye herkese inatla '-e rağmen' i kendimize şiar edinelim. Tahammülün, hoş görünün, sevginin, aşkın, barışın her ne kadar iyi kelime varsa onların ortak paydası olsun '-e rağmen' edatı. Ne kaybederiz ki...
Ferhad o aşılmaz denen dağa rağmen sevdi Şirin'i ve bu '-e rağmen' yüzünden külüngünü alıp deldi o yüce dağı. Mecnun kavuşamayacağını bilmesine rağmen sevdi Leyla'sını ve düştü çöllere. Kerem, Aslı'yı '-e rağmenlere' rağmen sevdi. Bu aşıkları unutulmaz kılan '-e rağmenlere' karşı verdikleri mücadelelerdir. Bir edat deyip geçilecek kelime nice efsaneler doğurabiliyor.
Her insan kendi efsanesini kendi yazar. Eğer ki kendi içimizde efsanelerimiz olsun istiyorsak. Bazı '-e rağmen' lere karşı ayakta kalmalıyız. Hayatta bazı sıkıntılara rağmen dik durmalıyız ki hayatın bir anlamı olsun. Sevgimizi her neye duyuyorsak artık 'e rağmen' lere mağlup etmemeliyiz ki sevgimizin de bir anlamı olsun. Sevgiyi, aşkı, dostluğu, kardeşliği, barışı, erdemi, ahlakı özetle insan olmanın gereklerini her şeye rağmen bir edatla bile tanımlayabiliyorsak ne mutlu bize.